İŞTAHSIZLIĞI OLAN ÇOCUĞA YAKLAŞIM
İştah yiyeceklere karşı duyulan istek olarak tanımlanırken, iştahsızlık ise yiyeceklere karşı isteksizlik durumu olarak tanımlanabilir.
İştahsızlık, her yaş grubunda görülebilmekle beraber, özellikle okul öncesi çocuklarda (1 ila 6 yaş arası) daha sık görülmektedir. Büyüme geriliği olmayan çocukların %30’unda, büyüme geriliği olan çocukların ise %80’inde iştahsızlık saptanmıştır.
İştahsızlığın tek bir nedeni bulunmamaktadır. Bir çok organik (fiziksel) ve organik olmayan (psikolojik) durum iştahsızlığa sebep olabilir. Bu nedenle iştahsız olduğu düşünülen çocuklar uzman gözü ile değerlendirilmeli, iştahsızlığın altında yatan nedenler araştırılmalı ve tedavi ona göre planlanmalıdır.
Organik Nedenler
İştahsızlığın altında yatan organik nedenler vücuttaki çeşitli fiziksel ve metabolik problemlerden kaynaklı olarak ortaya çıkmaktadır. Doğuştan gelen kalp hastalıkları, nörolojik problemler, akut ve kronik enfeksiyonlar, gastroözefajiyal reflü, sindirim bozukluğu, kistik fibrozis, kronik karaciğer ve böbrek hastalıkları gibi birçok hastalık iştahsızlığa sebep olabilecek organik nedenler arasındadırlar.
İştahsızlık gelişiminin, yarıdan daha az bir kısmının organik nedenlerden kaynaklandığı bilinmelidir. Çeşitli tanı ve laboratuvar testleri ile iştahsızlığın altında organik bir neden varlığı sorgulanmalı ve var ise öncelikli hedef bu hastalığın tedavisi olmalıdır. Organik nedenler, aşağıda farklı başlıklar altında incelenmiştir.
Parazitler ve Diğer Mide Barsak Sistemi Enfeksiyonları:
Bağırsak parazitleri iştahsızlığın çocuklardaki önemli nedenlerinden biridir. Parazitler ya direk yolla ya da demir eksikliği ve vitamin B12 eksikliği gibi metabolik problemlere neden olarak iştahsızlığa yol açabilmektedirler. Eğer ki çocuğunuzda iştahsızlığın yanısıra karın ağrısı, gece ağızdan salya akması ve popoda kaşıntı gibi şikayetler varsa bunun nedeninin parazitler olması çok olasıdır.
Ayrıca mide ve barsak enfeksiyonları da çocuklar arasında önemli bir iştahsızlık nedenidir. Bu gibi çocuklarda iştahsızlığın yanısıra kusma, karın ağrısı, ishal ve ateş şikayetleri de olabilmektedir.
Kabızlık:
Dışkılamada zorluk olarak tanımlanabilen kabızlık özellikle çocuk hastalarda iştahsızlığın önemli bir nedenidir. Eğer bir çocukta kabızlığın yanısıra iştahsızlık da varsa öncelikli olarak kabızlık tedavi edilmelidir.
Yutma Güçlüğü:
Yutma güçlüğü, özellikle bebek ve henüz konuşamayan çocuklarda iştahsızlık ve besin reddinin önemli bir sebebidir. Yutma güçlüğünün nedeni besin alerjisi, mide reflüsü, yemek borusu ve midenin yapısal anomalileri olabilir. Bu durumda çocuk yemek yediği zaman ağrı hissedeceğinden beslenmek istemez.
Gelişimsel Gerilik/Nörolojik Hastalıklar:
Nörolojik hasardan dolayı yapısal bir bozukluğu olan çocuklarda iştahsızlık ve yemek seçimi görülebilmektedir. Yiyeceklere karşı olan bu aşırı seçicilik ve isteksizlik motor fonksiyonların gelişiminin gecikmesinden kaynaklanabilmektedir. Gelişim kusurları nedeniyle yemek seçen ve bazı yiyeceklere karşı iştahsızlık geliştiren çocuklar genellikle her tür yiyeceği ağızlarına alabilir ancak ağza alınan yiyecek yapısının kendine uygun olmayan bir nesne olması nedeniyle kusma eğiliminde olabilirler. Gelişimsel geriliği olan çocukların genellikle katı gıdaları reddetme eğiliminde oldukları bilinmektedir.
Demir Eksikliği:
Çocuklarda demir eksikliğinin bir sonucu olarak da iştah azalması görülebilmektedir. Ülkemizde yapılan bir çalışmada iştahsızlık nedeni ile çocuk polikliniğine başvuran çocukların 1/3’ünde demir eksikliği saptanmıştır. Yapılan değerlendirilmelerin sonucunda demir eksikliğine bağlı görülen iştahsızlığın, iştah baskılayıcı hormonların düzeylerinin artmasından kaynaklı olabileceği gösterilmiştir. Demir eksikliği olan iştahsız çocuklarda demir tedavisi ile iştahta normale dönme gözlenmiştir.
Vitamin B12 Eksikliği:
Unutkanlık, kalp çarpıntısı, güçsüzlük, duygu durum bozuklukları (depresyon ve aşırı sinirlilik hali), dikkat eksikliği ve odaklanma sorunu, üşüme, halsizlik , yorgunluk gibi temel şikayetlerin yanısıra B12 vitamini eksikliğinin belirtileri arasında iştahsızlıkta bulunmaktadır.
Çinko Eksikliği:
Hücre büyümesi, farklılaşması ve bağışıklık sisteminde önemli rol oynayan bir element olan çinkonun eksikliğinin bebek ve çocuklarda iştah kaybına neden olduğu bilinmektedir. Çinko eksikliği belirtileri arasında iştahsızlık ilk sıralarda yer almaktadır. Çinko eksikliği önemli bir iştahsızlık nedeni olduğu için sıklıkla çocuk polikliniklerinde çinko içeren preparatlar önerilmektedir.
Enfeksiyonlar:
Genel olarak tüm enfeksiyon hastalıklarında (üst ve alt solunum yolu enfeksiyonları, mide-barsak enfeksiyonları, idrar yolu enfeksiyonları vs.) olabilen iştahsızlık, hastalık düzeldikten sonra geri gelir. Yani akut enfeksiyonlara bağlı iştahsızlık durumu geçicidir. Kronik (süreğen) enfeksiyonlarda iştahsızlık sürekli hal alabilir.
Organik Olmayan/Psikolojik Nedenler
Organik olmayan nedenler özellikle davranışsal özellikte olan ve herhangi bir fiziksel hastalıkla ilişkisi olmayan nedenlerdir. Ailenin yetersiz beslenme bilgisi, bakım eksikliği veya bakım veren kişi ile çocuk arasındaki iletişim bozukluğu gibi psikososyal faktörler örnek olarak verilebilir.
İştahsızlığın altında yatan nedenler duygusal olarak anne bakımına gereksinimden, anneye öfke göstererek dikkatini çekmekten ya da yaşla beraber artan özerklik gösterme ihtiyacından da kaynaklanabilmektedir. Bu çocuklarda uygun beslenme davranışlarını yerleştirme girişimlerinden önce psikolojik doyum sağlanmalıdır.
Bunun yanı sıra, psikolojik nedenlere bağlı olarak gelişen iştahsızlık ve yeme bozukluğu durumunun sıklıkla aile veya bakım veren kişi ya da kişiler tarafından yapılmış anormal beslenme uygulamaları ile başladığı belirtilmektedir. Bu uygulamaların devam etmesi çocuktaki iştahsızlığı daha da arttırarak kısır bir döngü oluşmasına neden olmaktadır.
Ebeveyn veya bakım veren kişi tarafından uygulanan ve iştahsızlığa yol açabilecek yanlış beslenme davranışlarının başlıcaları şunlardır:
- Gece Beslenme: Uyanıkken yiyecekleri reddedeceği / az miktarlarda tüketeceği için uyurken beslemektir.
- Baskıcı Yaklaşım (Zorla Beslenme): Reddetmeye rağmen sürekli beslemeye, başka bir parça daha vermeye çalışmak. Bunu güç kullanarak yapmaya çalışmak.
- Mekanik Besleme: Düzenli olarak planlanan zamanlarda (saat başı, 3 saatte bir vs.) açlık işaretlerini görmezden gelerek bebeği beslemeye çalışmaktır.
- Koşullu Dikkat Dağınıklığı: Yemekleri dikkat dağıtarak yedirmektir. Çocuk dikkat dağınıklığı olmadan yemek yemez ve gıdaya ilgi göstermez.
- Uzatılmış Yemekler: Genellikle 30 dakikadan fazla süren yemek yedirme süreleridir.
Bebek ve çocuğun doğuştan gelen gıda tercihleri ve tat algılamasının (damak tadı) gelişimi, belirli gıdaları kabul etmede engel oluşturabilmektedir. Dolayısıyla, bir çocuğun kendisine sunulan yeni gıdaları reddettikleri zaman tüketmeleri için baskı yapmak ters etki yaratabilmektedir. Çocuğun yiyecek seçmesi her zaman iştahsızlık olarak yorumlanmamalıdır.
Stresli bir beslenme ortamı, çocuğun yeni gıdalara olumlu yanıt vermesini engellemektedir.
İştahsızlık ile karışan bazı durumlar vardır. Bunlardan beslenme korkusu (gıda fobisi); çocuğun tadını bilmediği yeni gıdalara karşı besin reddi olarak tanımlanmaktadır. Yaygınlığının %40-60 arasında değiştiği bildirilmiştir. Seçici yeme ise; çocuğun hem tanıdığı hem de ilk defa denenen bir çok gıdaya karşı reddi olarak tanımlanmaktadır. Genellikle besin çeşitliliği olmayan diyetlerin bir sonucu olduğu belirtilmektedir. Her iki durumda doğru bir yaklaşım ile düzeltilebilmektedir.
Üç temel beslenme güçlüğü olan iştahsızlık, yemek seçme ve beslenme korkusu durumlarının ayrımı iyi yapılmalı altında yatan nedenler gerek fiziki muayene gerek laboratuvar testleri gerekse ailenin ve/veya bakım verenin gözlemi yapılmalıdır. Her bir durumun ayrı ayrı görülebileceği gibi aynı anda da görülebilmektedir.
İştahsızlık tedavisinde öncelikle ebeveyn çocuğun kendi açlık tokluk algısının olduğuna ikna edilmelidir. Sonrasında iştahsızlığın altında yatan organik bir neden varlığı değerlendirilmeli buna göre tedavi ve beslenme planı belirlenmelidir. Organik bir neden varlığı yok ise, çocuğun büyüme ve gelişme durumuna, karakteristik özelliklerine ve iştahsızlık sınıflanmasına göre çeşitli beslenme önerilerinde bulunulabilir. İştahı kısıtlı enerjik bir çocuk için açlığı teşvik edici beslenme programı uygulanabilir. Ana ve ara öğün sayıları en fazla 5 öğün olacak şekilde planlanmalı, ve öğün aralarında su dışında herhangi bir sıvı verilmemelidir. Aile yemek zamanı ve düzeni konusunda rol model olmalıdır. Özellikle çocuğun sevdiği bir kişi tarafından beslenmesi çocuğu yemeye özendirebilir.
Seçici beslenme davranışı olan bir çocukta sorunun çözümünde bir yiyeceği 8-15 kez zorlamadan sunmanın işe yaradığı belirtilmektedir. Yiyecekleri çocuğun dikkatini çekebilen, sevdiği şekiller vererek hazırlama; hatta hazırlama aşamasında çocuğu da dahil etme genellikle fayda sağlamaktadır. Temel öncelik besin çeşitliliğini arttırma olmalıdır. Bu anlamda birbiri yerine geçen gıdalar denenebilir.
Diğer bir beslenme güçlüğü olarak tanımlanan beslenme korkusu bulunan çocuklarda sorunu çözmedeki temel amaç, beslenme / yeme ile ilgili kaygıyı azaltma olmalıdır. Özellikle bebeklerde ve henüz konuşamayan küçük çocuklarda ağlama nedeninin beslenme kaynaklı olup olmadığına dikkat edilmelidir. Yanlış algılanan ağlama durumlarında bebeğin ihtiyacı güven duygusunun arttırılmasıdır. Ciddi ve aşırı düzeydeki beslenme korkusunda korku nedeninin bulunması en temel sebep olmalıdır.Bazı çocuklarda, katı yiyeceklere daha erken geçiş yararlı olabilmektedir.
Sonuç Olarak:
İştahsızlık, yemek seçiciliği ve besin fobisi gibi beslenme güçlükleri, özellikle bebeklerde ve küçük çocuklarda çok yaygın sağlık problemleridir. Her bir beslenme güçlüğünün altında önemli fizyolojik sebepler olabileceği gibi psikolojik durumlardan da kaynaklanabilmektedir. Sorunun altında yatan nedenlerin çoğunluğunun organik olmayan nedenlerden kaynaklanmasına rağmen, özellikle büyümekte olan küçük çocuklarda, öncelikle detaylı bir beslenme öyküsü alınarak, belirtiler ve bulgular değerlendirilerek, derinlemesine inceleme ve fizik muayene yoluyla altta yatan herhangi bir organik neden varlığı dışlanmalıdır. Organik nedenlerin saptanması durumunda öncelikli olarak bu durumların tedavisi gerekmektedir.
Bunların yanı sıra, gelişen beslenme sorunlarında çocuğun yaşına uygun enerji ve besin öğelerini içeren bir beslenme programı, beslenme sorununun etkili bir şekilde tedavi edilmesini destekleyebilir.
İştahsızlık İle İlgili Öneriler:
- Süt, meyve suyu, su, kola, çay gibi yiyeceklerin tüketim sıklığı ve miktarı belirlenmelidir. Pek çok çocuk yemek yerine içmeyi tercih eder ve kolayca doygunluk hisseder. Böyle durumlarda yemekten 1 saat önce ve yemek sırasında sıvı alımının sınırlandırılması gerekir.
- Çocuk halen biberon ile besleniyorsa, biberonu bardakla değiştirmek gerekir. Böylece çocuğun sıvı alımı kendiliğinden azalır.
- Sütü fazla miktarda tüketen çocuklarda iştahsızlık dışında kansızlık ve kabızlık gibi sorunlar görülebilir. Günde 2 bardak süt yeterlidir.
- Çocuğun besin seçimindeki öncelikleri dikkate alınarak farklı çeşitte besinler sunulmalıdır.
- Yemek porsiyonları annenin isteklerine göre değil çocuğun gereksinimlerine göre düzenlenmelidir.
- Bir öğünde verilen besin reddedildiyse tamamen farklı bir besin Onun da reddedilmesi durumunda bir sonraki öğüne kadar herhangi bir besin verilmeden beklenmelidir.
- Ara öğünlerin küçük porsiyonlar halinde olmasına dikkat edilmelidir. Aksi takdirde bir sonraki ara öğünün yenmesi engellenmiş olur.
- Herhangi bir nedenle ödül olarak şeker ve tatlı türünden besinlerin verilmemesine özen gösterilmelidir.
- Yiyecekler çocukların kolay yiyebileceği türden ve büyüklükte hazırlanmalıdır.
- Grup halinde yaşıtları ile beraber yemek yemek ya da arkadaşının evinde, restoranda, piknikte yemek, seçici beslenen çocuklarda olumlu yeme davranışının gelişmesine yardımcı olabilir.
- Geçici olarak bir yiyeceğe düşkünlük veya reddetme okul öncesi dönemde görülen yaygın bir sorundur. Normal gelişimin bir parçası olarak kabul edilen bu durum çocuğun bağımsızlığının bir ifadesidir.
- Reddetme durumunda çocuk yeme konusunda zorlanmamalı, reddedilen besin bir süre sonra tekrar denenmelidir. Aksi takdirde durum daha da kötüleşebilir.
Sonuç olarak, çocukluk döneminde görülen ve erken dönemde müdahale edilmeyen iştahsızlık durumu, ilerleyen yaşlarda hem beslenme tarzını hem de beslenme ile ilgili davranış biçimlerini etkilemektedir. Bu nedenle, iştahsızlığa neden olacak etkenler erken dönemde belirlenmeli, çocuğun büyümesi ve gelişmesi yakından izlenmelidir. İştahsızlık sorununun çözümünde doktor, diyetisyen, psikiyatrist, psikolog, sosyal hizmet uzmanı aile ile birlikte çok yönlü bir yaklaşım içinde birlikte hareket etmelidir.
“Hiçbir çocuk inadı nedeni ile açlıktan ölmemiştir”